Ali İBN
RIDVAN(Avrupa’ya tedavi metotlarını
öğretenlerden birisi)(998-1068)
Mantık, tabiat bilimleri, astronomi, metafizik ve tıp alanında ilerledi.
Sokaklarda yıldız falına (astroloji) bakarak, tıp dersleri ve tedavi yöntemleri
öğreterek geçim sıkıntısını gidermeye çalıştı.
Otuz iki yaşına gelince şöhreti ve geliri çok artmış, Halife Müstansır-billah
tarafından saray hekimliğine tayin edilince ciddi bir servet sahibi olmuştu.
Haçlı seferlerinin kışkırtıcı vaizlerinden Clairwaux’u Bernhard (1090-1153)
şöyle diyordu:
“Kurtuluşumuzu, ilaçlar kullanmak suretiyle tehlikeye atmak size yakışmaz.”
Bu ilkel zihniyet, o tarihlerde tüm kilise mensuplarına yerleşmiş bir
kanaat, hatta kesin bir kuraldı. Bu konuda kanun ve kararname çıkaran kilisenin
hükmü şöyle idi:
“Ruhun sağlığı vücudu korumaktan daha önemlidir. Onun için hasta, ateş
içinde kıvransa bile, günahlarını itiraf etmeden doktor isteyemez… Rahip-papaz
hastaya giderek ona takdis olunmuş su serpip, duada bulunmalıdır. Ona açıkça
günahlarını söyletmelidir. Bu açıklama yaptırılmadan tedavi söz konusu olamaz.
Buna uymayan doktorlar kilise tarafından aforoz (Hıristiyanlıktan kovulma)
edilir.”