Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Kemal Karpat- Röportaj

Kemal Karpat- Röportaj

“Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini Abdülhamid Han atmıştır” diyorsunuz. Sultan Hamid’in nasıl katkısı olmuştur modern Türkiye’ye?

Biz Abdülhamid’i hep iki açıdan öğrendik: İstibdat ve Panislamizm. Medeniyet düşmanı biri olarak tanıttılar bize. Bu imaj, İttihat ve Terakki döneminde derinleştirildi. Ondan sonra gelen kuşaklar onu Kızıl Sultan diye bildi. Ama bunların ötesinde çok başka Abdülhamid var. O, çağını anlayan, düşünen ve ona uymak için gayret sarf eden biri. Türkiye Cumhuriyeti, onun döneminde oluşan temeller üzerine kuruldu. Eğitim bunun başında yer alır. Cumhuriyet elitine şekil veren okullar onun zamanında açıldı. Ulaşım sistemi, tren, hatta karayolları tamamlandı. Bunların yanında şehirleşme alanında ilk defa doğru dürüst planlama oldu. Modern basın onun döneminde oluştu. Modern Türk edebiyatı o zaman başladı. İptida daha eski şüphe yok; ama olgunlaşma bu devirde başlıyor. Yayınlanan kitapta müthiş artış var. Bilhassa ilmî eserlerde…

Cumhuriyet’in kurucu felsefesinde 1932 Tarih Kongresi’nin nasıl bir etkisi oldu?


Kongrenin hatası, bugün kendini Türk addeden insanların kökenini yanlış tanıtmasıydı. Bu, Orta Asya’yı inkâr etmek değildi. Ama her şeyi Orta Asya’ya bağlamak yanlıştı. Oradan kalkmış gelmiş, 2000 sene müddetle ayakta kalmış ve hiç kimseyle karışmadan bugüne kadar gelmiş Türk milleti imajı yaratmak yanlıştı. Çünkü Türk milleti böyle oluşmamıştı. Temel Orta Asya’dan çıkmış tamam ama dili, dini, siması hepsi değişerek yepyeni şekillere girmiştir. Anadolu’ya has bir medeniyet ortaya çıkmıştır. Bugünkü Türkiye’yi anlamamız için değişik bir kafayla tarihi, insanı görmek lazım.

Tam bu noktada laik milliyetçiler ile dogmatik Kemalistlerin kaçırdığı yer neresi?

Demokrasiden mahrumlar, tamamen pozitivistler. Akılcılık İslam’da da var. Ama siz her şeyi rasyonalizmle açıklarsanız bindiğiniz dalı kesersiniz. “Atatürk bunu söylemiştir” diyorlar. Atatürk onların hiçbirini söylemedi. Atatürk putlaştırıldı alabildiğine.

Kim yaptı bunu peki?

Rejim, CHP, bürokrasi ve bundan istifade edenler yaptı. Ondan sonra bu putlaştırma okullara sirayet etti. Benim de dâhil olduğum yeni kuşaklar yetişti. İyi şeyler Atatürk’e, kötü şeyler dine hamledildi. Ve siz bunun aleyhine bir şeyler söylerseniz hem yobaz hem de Atatürk aleyhtarı oluyorsunuz. Bu hava, içinde yetişen kuşaklar birbirini anlayamadıkları gibi birbirlerine düşman da oldular.

Nasıl aşılır bu mevzu?

İki tarafın da birbirini anlamaya gayret göstermesi ile… Çünkü dinciler arasında da bağnazdan öte gruplar var. Ne yiyip ne içtiğinize bakarak sizi derhal damgalıyorlar. Bu adamlarla oturup konuşamazsınız. Tıpkı bağnaz Kemalistler gibi… Biraz dinden bahsedecek olun, derhal “yobaz, cemaatçi” derler. Kendimi bu iki grup arasında rahatsız hissediyorum. Ama şükür Allah’a geniş bir kütle “Ne orası ne burası” diyor. Türkiye’nin büyük şansı bu kitleyi muhafaza etmesidir.
Eskiden komünist diyorlardı şimdi cemaatçi

Sizin deyiminizle ‘gerçek demokrasi ve öz kimlik arayışı’nda cemaatin yeri nerede?

Bir kere millet anlayışımızda cemaat ruhu hâkimdir. Bugün cemaat dendiği zaman dinî bir grup akla geliyor. Hâlbuki cemaat, sosyal bir topluluktur. Millet, cemaatin siyasî ifadesidir. Gülen Hareketi’nin temeli maneviyata dayanır. Ama yalnızca dinî olarak kalmamış, bu hale ekonomik boyut eklemiş, dünyevîliğin önemini anlayarak inancı dünya ile takviye etmiştir. Mesela okullar, bu bakımdan çok önemli. Bu hareketi sahada görmeniz lazım. Türk okullarına öyle oturup İstanbul’dan bakmak yanlıştır. Ben Azerbaycan, Bosna, Romanya, Gürcistan, Tataristan’daki okullara gittim. Bana göre bunlar Türkiye için faydalı. Devletin tanıtma yoluyla yapamayacağı birçok işi bu okullar yapıyor.

Cemaati yakından izliyorsunuz…

Cemaat ile ilgili gördüğüm her şey şu ana kadar müspet. Barış Köprüleri kitabına yazı yazmıştım. “Karpat da Fethullahçı oldu” dediler. O yazıdan dolayı da bayağı tepkiler aldım.

Kimler tepki gösterdi?

Olmayacak adamlardan… Daha fazla milliyetçilerden tepki aldım.

Ne dediler size?

“Gülen cemaati adına konuşuyor. Hoca’dan fayda sağlayacak” gibi bir sürü laf söylediler. Benim bunlara ihtiyacım yok. Mevkiim, maaşım, ismim var. Ben bu sözleri, Gülen cemaati mensubu olarak değil, kendi akademik duruşuma göre söyledim. Ama merak var. Bir akademisyen olarak Gülen Hareketi, Türkiye’nin hayatını şu yahut bu şekilde etkilediği için beni alâkadar ediyor. Solcular hakkında da birçok şey yazdım. Mesela Türkiye İşçi Partisi hakkında da yazılarım vardı. O zaman da “Komünist Kemal” diyorlardı. Cemaatçi damgasından önce uzun süre komünist damgasını taşımıştım.

Hiç komünist ya da sosyalist oldunuz mu?

Hiçbir zaman…
Gerçek Türk romanı daha yazılmadı

Amerika’da bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah 07.30’da kalkıyorum. TV’lerden haberleri seyredip gazeteleri okuyorum. Daha sonra ofise gidip yazılarımı kaleme alıyorum. Derslere giriyorum.

En büyük pişmanlığınız edebiyatçı olamamak. Niye edebiyatçı olmadınız?

Çünkü bir yerden toplumu anlamak, dinamiklerini çözmek gibi daha ilmî yaklaşım öncülük taşıdı. Geldiğim yer, bunun böyle olmasını icap ettirdi.

Ama edebiyatla bağınız kopmadı?

Hiçbir zaman…

Roman yazdınız mı peki?

Kafamda bir sürü roman konusu vardı; ama yazamadım. Başladığım da olmuştu.

Konu neydi?

Muhaceret üzerineydi. Türkiye ile ilgili konular vardı.

Aşk var mıydı içinde?

Tasarladığım şekilde büyük bir aşk olacaktı. Müslüman Türk genci ile Hıristiyan Romen hanımın arasında geçecekti. İkisinin de aşkı farklı açıdan gördüklerini anlatan sahneler vardı.

Oradaki Romen kıza âşık olan Türk genci siz misiniz?

Hayır… Benim kahramanım başka biriydi: Nuri… Benim hissetliklerimi Nuri söyleyecekti, söyletemedik. (Gülüyor)

Yazın hocam, yarım kalmasın roman…

Artık bu yaştan sonra zor… Benim romanım bu toplumu anlatacaktı.

Sizi en fazla heyecanlandıran sahne neydi?

Nuri, atını güneşe doğru sürüyor, güneş batmak üzere. “Atım yetiş! Karanlık olmasın. Korkuyorum karanlıktan” diye bağırıyor.

En sevdiğiniz Türk romanları hangileri?

Aşağı yukarı hepsini okudum. Halit Ziya’dan Maî ve Siyah, Peyami Safa’dan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar’dan Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Birçok konuda Tanpınar’ın fikirlerini alıyorum. Kemallere yakındım. Orhan, Yaşar, Tahir. Öteden beri düşüncem: Türk romanı daha yazılmadı.

Hâlâ aynı fikirde misiniz?

Orhan Pamuk’tan ümitliydim. Ama o da toplumdan uzaklaştı ve kişiselleşti. Adalet Ağaoğlu, Ayşe Kulin, Alev Alatlı iyi romancıdır. Eskiye nazaran gelişme var. Ama henüz Türk romanı yazılmadı konusunda ısrar ediyorum. Çünkü bunu yazmak için çok değişik kafa yapısına, toplum anlayışına ve çok bilgiye ihtiyaç var. Bizimkiler 20 günde roman çıkarıyor. Roman gerçek manada fonksiyonunu yapacaksa çok uğraşıya ihtiyaç gösterir. Ama halk olarak bizim sabrımız yok. (Gülüyor)

Türk şiirini nasıl bulursunuz?

Şiir, öteden beri gelenektir. Türk şiiri bütün güzelliğini devam ettiriyor. Ama şiir, roman kadar etkili olamıyor. Nazım’ın yaptığı gibi; ancak sosyal konular işlediğinde ses getiriyor.

Kimleri okursunuz?

Yahya Kemal, Orhan Veli, Sezai Karakoç gibi şairleri okudum. Karakoç hakkında yazı da yazdım. Bana kızdı, tenkit ediyorum diye. Ama onu her zaman büyük şair olarak görürüm.

Kitabınızın ismi Cemal Süreya’nın bir şiiri aynı zamanda. Oradan mı mülhem?

Cemal Süreya’yı bilirim. Ama değil, denk gelmiş.
Kendimi Beşiktaşlı addediyorum

Günde kaç saat kitap okuyorsunuz?

Herhalde 7–8 saat kitap okuyorum. Bazen bir günde bir cilt kitap bitirdiğim oluyor.

Müzikle aranız nasıl peki?

Eskiden çok dinlerdim. Özellikle türkü… Geniş bir halk müziği koleksiyonum var. Hint halk müziğinden Balkan’a kadar. Ben en çok Rumeli türkülerini severim. Onun dışında opera severim. Önemli plakları evimde.

Takım tutar mısınız?

Nüfusum Beşiktaş’a kayıtlı olduğu için kendimi Beşiktaşlı addediyorum. Ama öyle maçlarını seyretmem. Ben daha ziyade Anadolu takımlarının başarılarını önemsiyorum. Halk Halkçı tutumumdan dolayı… En son Bursaspor’un şampiyonluğuna sevinmiştim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder