Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

10 Şubat 2013 Pazar

Mehmet Âkif Ersoy


Mehmet Âkif Ersoy ,Malta'da 8 odalı bir konakta dünyaya gelmiştir. Annesi Emine Şerife Hanım Buhara'lıdır. Babası Tahir Efendi Fatih Medresesi müderrislerindendi. Eğitimine mahalle mektebinde başlamış, Fatih Merkez Rüştiyesinde devam etmiş burada Arapça,Farsça,Fransızca,Türkçe derslerinde birincidir.Ayrıca şiiri çok seviyordur, okuduğu ilk şiir kitabı "Leyla ile Mecnun"dur. Rüştiye bittikten sonra hayatında onu en çok etkileyen 2 olay babasının ölümü ve tek sığınakları evlerinin yanması peş peşe gelmiştir, babasının öğrencilerinden biri bu aileye bir ev yaptırarak biraz olsun yardımcı olmaya çalışmıştır.Geçim sıkıntısına rağmen öğrenimini tamamladıktan sonra Mülkiye Baytar Mektebine yazılmış 1893'te yine birincilikle mezun olduktan sonra memurluk hayatı başlamış bu sırada öğretmenlik yaparak ve şiir ilgilenerek hep kendini geliştirmeye çalışmıştır. Yayın hayatına girişi Meşrutiyet sonrası olmuştur.Şiirlerinin çoğunu da 7 kısımdan oluşan "Safahat" ta toplamıştır. Bildiğimiz üzere istiklal ve kurtuluş savaşı şairi olan Mehmet Akif , ülkenin durumuna kayıtsız kalamadığı için ilk olarak Balıkesir'e gidip halka vaazlar vererek savaşa davet etmiştir. 1920'de İstanbul hükümeti bunu tehlike olarak görmüş ve onu "Darulhadis" başkanlığından alarak hareketlerini kısıtlamak istemiştir. Yılmayan Akif, Ankara,Konya,Kastamonu'da vaazlara devam etmiş, daha sonra vaazları basılarak yurda dağıtılmıştır. Ankara'ya döndükten sonra da Burdur milletvekili olarak meclise girmiştir. İstiklal Marşı'nı da ,meclisin düzenlediği bir yarışmada heyecan yaratacak şiir çıkmayınca Akif'ten yazması istenmiştir, o da herhangi bir karşılık için yazmayacağını söylemiştir, bunun üzerine karşılıksız yazması istenmiştir. Bu teminattan sonra yazmış ve 12 mart 1921'de mecliste İstiklal Marşı, milli marş olarak kabul edilmiştir ve bu eserini millete hediye ettiği için Safahat'a almamıştır. Zafer kazanıldıktan sonra birinci meclisin görevine son verilmiştir. 1923'te Mısır'a Abbas Hilmi Paşa'nın daveti üzerine gitmiştir.Mısır'da çalışmalarını daha iyi yapabildiğinden, artık zamanını kışları Mısır'da, yazları İstanbul'da geçirmeye başlamıştır. 21 şubat 1925'te Diyanet İşleri Bakanlığı Kur'an tercümesi için Akif'i düşünüyordur, Mısır'dan döndüğünde teklif yapılmıştır ısrarlar üzerine görevi almıştır ama bir süre yaptıktan sonra bu çalışmasından memnun kalmadığı için bu işin başkanına verilmesi için başvurmuştur. Bunun üzerine tefsir görevini verdikleri Elmalılı M. Hamdi Efendi bu görevi de üstlenmiştir. Kendisine 2. iş verilmesi üzerine geçimini de sağlayabilmek için Mısır'a gitmiş, burada eserlerinin son düzenlemeleri ve Kur'an tercümesi yapmıştır. Sağlığı bozulmuş siroza yakalanmıştır ve 27 aralık 1936'da Edirnekapı şehitliğine kadar taşınarak toprağa verilmiştir.
Eserlerinde 5 farkı Türkçe kullanmıştır,işlediği konular öğüt, yakarış... görülür.Ana teması islam ve vatandır, dili de korkusuzdur.
Safahat'ta ve Merkez Kütüphaneden aldığım Safahat Tetkikleri isimli kitaptan :
Köse imam ve onun oğlu Asım'dan bahsediyor ona göre bu vatanı kurtaracak Asım'ın neslidir, ümidin öneminden bahsetmiş ve ümitsizliğin insan için ne kadar kötü bir bataklık olduğuna yer vermiştir.Eserinde Adalet, kadınların önemi ve yapılan haksızlıklara karşı duruşu vardır. Avrupa'ya giden gençlerle ilgili "Avrupa'ya giden gençlerin içinden çıkan birkaç sefil hepsinin adını kirletir" demiştir ve şimdiye kadar bilinenin aksine Avrupa'dan gelen gençlerin hepsinin kültürlerinden uzaklaşıp, benliklerini kaybettiklerini değil bunu yapanların azınlık olmasına karşın tüm hepsine mal olduğunu söylemiştir. İstiklal savaşındaki yakarışlarını 3. kitabında görmek mümkün bu da o zamanın şartlarının nasıl olduğunu gösteriyor. Seyyah Abdurreşid İbrahim Efendi lisanıyla Akif dertlerini şöyle öne sürer : Şu sebeplerle gerilerdik
1- Aydın-Halk çatışması; aydınlar batıyı aynen taklit etme taraftarı, halkta aksine tamamen yobaz ve yeniliğe kapalı bir durumdadır.
2-Ediplerin kötü yol izlemesidir
3-Aydınların ilerlemek adına taklite düşen ve kültürden kopan bir yanlış yol izlemesidir
4-Aydınların,islamiyetin ilim ile olan yakın alakasını anlayamamalarıdır.

Akif:Bir vatanın gelişebilmesi için 2 temel şey vardır:
Marifet(bilim,teknik,ustalık,...) ,Fazilet (iyi huy,ahlak...)
Son 3 asırda çöküşü de mağfiretten geri kalıp sadece faziletle olmakla açıklamıştır. " Bizler üç asırdır sahibi olduğumuz fazileti, ilim ile birlikte yürütemedik.Düşmanlarımızın sahip olduğu ilim ve fen kudretinden mahrum kaldık. Bugün şark marifetten de faziletten de mahrum bir halde bulunmaktadır" diyerek çöküşü kendi ifadeleriyle söylemiştir.
Mehmet Akif'in 27 aralıktaki, ölüm yıl dönümünde onu biraz daha tanımak adına paylaşım yapmaya çalıştım . İstiklal Marşı şairimizi anıyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz.
Salih Bütün

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder