Gökyüzü, göz kamaştırıcı güzelliği ile eski çağlardan beri insanoğlunun
merakını celbetmiş, dolayısıyla astronomi ilmi de en eski ilim
dallarından biri olmuştur. Ve bu ilim dalı, ehemmiyetini artırarak
günümüze kadar gelmiştir. Fakat astronomi, birçok ilim dalında olduğu
gibi batıya maledilerek, İslâm'ın bu konudaki katkıları gözardı
edilmiştir.
Bugün artık ne kadar örtbas edilmeye çalışılırsa
çalışılsın, batı dünyasının içinde hakperest sesler yavaş yavaş
yükselmeye başlamıştır. Astronomi Now isimli derginin Mart/93
sayısındaki itiraf şöyle başlıyor:
Müslüman ilim adamlarının,
bugünün astronomisi için yaptıkları, çoğu zaman gözardı edilmekte ve
onlara lâyık oldukları değer verilmemektedir. Halbuki, 5. asırdan
itibaren eski klasik medeniyet çökmeye yüz tutmuş, daha sonra, İslâm
âlimleri ilim ve araştırmayı ellerine alarak, günümüzün modern biliminin
üzerine oturtulduğu 'tecrübî ilim' metodunu başlatmışlardır. Meselâ,
es-Sûfî (903-986), halife el-Me'mun'un 820 yılında kurduğu rasathanenin
üyesidir. Bu rasathane, mükemmel bir kütüphaneye sahipti ve burada
Batlamyus'un yıldız kataloğu da bulunmaktaydı. 1175'de Arapçadan diğer
dillere tercüme edilinceye kadar batının bu kitaptan haberi bile yoktu.
Ayrıca, Bağdat'taki bu okulda İslâm âlimleri, Orta Çağın en önemli
astronomi aracı olan usturlabı icat etmişler ve geliştirmişlerdir.
Es-Sûfî'nin arkadaşı El-Battânî, kendi yıldız katalogu ile listesini
geliştirmiş ve bunları, ''Yıldızların Hareketleri'' isimli kitabında
toplamıştı. Es-Sûfî'nin kendi yazdığı meşhur kitabında ise (Ürabgrafya),
ölçümler yıldızların parlaklıklarına göre yapılmış ve mükemmel bir
şekilde kategorize edilmiştir. Yıldızları parlaklıklarına göre
listelemeye teşebbüs eden ilk insan Hipparchos'tur. Hipparchos,
yıldızları en parlağından en sönüğüne doğru altı kategoriye ayırmıştı.
Es-Sûfî böyle eski bir araştırmaya güvenmiyordu, özellikle bu yazıların
tercümeleri de çok berbattı.
Onun gözlemleri, kendi seçtiği
yüksek bir noktadan çıplak gözle yapılan gözlemlerdi ve yıldızları teker
teker ele almıştı. Es-Sûfî ve el-Battânî gibi İslâm astronomlarının bu
ilim dalına getirdikleri en büyük katkıları, bütün yıldızları anlamak
istemeleri ve mesafelerini hesaplama gayretleridir. Günümüzde astronomi
ile uğraşan bilim adamlarının kullandığı birçok yıldız ismi Arapçadır.
Meselâ bunlardan bazıları: Rigei, Betelgeuse, Zeneb ve Alcor. Bu isimler
İslâm kültürünün canlı şahitleridir.
Derginin anlattıklarına
birkaç şey daha ilave etmek gerekirse; Ali b. İsa el-Harranî, Ebu Hanife
ed-Dineverî ve Battânî gibi âlimlerin yaptığı çalışma ve gözlemleri
tamamlayan es-Sûfî, düzeltmek ve kendi gözlemlerini de ilave etmek
suretiyle astronomide yeni bir dönem başlatmıştır.
Bazı araştırmacılara göre o, modern çağa tesir eden üç büyük astronomi âliminden biridir.
Es-Sûfî,
İslâm astronomi ilminin terminolojisini de meydana getirmiş ve bu
terimler İslâm ve batı astronomları tarafından kullanıldığı gibi,
bunlardan doksandördü modern astronomi literatürüne de girmiştir.
Abdurrahman
es-Sûfî'nin ayrıca astronomi aletlerinin ve enstrümental tekniklerinin
geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur.
Abdurrahman
es-Sûfî'nin birçok batılı astronoma tesir ettiği de bilinmektedir. 13.
yüzyılda Castilla-Leon kralı X. Alfanso'nun hazırlattığı Libros del
Saber de Astronomla adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi,
onun Kitabü şuveri'l-Kevakıbi'ş-şatibe'siyle diğer Müslüman astronomi
âlimlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır.
Ayrıca
15 ve 16. asırda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan
faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri de, modern astronomi
literatüründe onun adıyla anılmaktadır.(Azophi)
Evet, gözlerimizi batı
âfâkından ziyade kendi içimize çevirdiğimiz takdirde batının birçok
yalancı mumlarına karşılık, kendi içimizdeki nice parlak yıldızları
keşfedeceğimize inancımız sonsuzdur.
Kaynaklar
- Astronomi Now, March 1993. sh.
-İslâm Ans. C. 1, "Abdurrahman es-Sûfi" maddesi. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder