11.yüzyıl
sonlarında Türkistan'ın Merv şehrinde doğan ve yetişen Abdurrahman
el-Mansur el-Hazini, daha çok el-Hazini olarak tanınmıştır. el-Hazini,
ömrünün çoğunu Horasan'da geçirmiş, 12. yüzyılın ortalarına doğru da
vefat etmiştir. O, daha ilk talebelik yıllarında ilme olan iştiyakı ve
çalışma disiplini ile fark edilmeye başlanmıştır. Selçuklu hükümdarı
Sultan Sencer zamanında bir ilim merkezi hâline gelen Merv'de başta
fizik olmak üzere astronomi ve matematikte mümkün olabilen en iyi
eğitimi alarak kendisini yetiştirmiştir. Özellikle teraziler, yerçekimi,
yoğunluk ve özgül ağırlık konularında, yaşadığı asrın değerli
âlimlerinden biri olmuştur.
İlmî şahsiyeti
El-Hazini gözlem ve deneylere oldukça önem veren gerçek mânâda bir ilim
adamıdır. Bunun yanında kendisinden önceki ilim ve araştırma âşıklarının
da çalışmalarına çok önem vermiş ve özellikle İbn-i Heysem ve
Biruni'nin eserlerinden istifade etmiştir.
el-Hazini, dinini öğrenme, anlama ve yaşama konusunda da oldukça şuurlu
davranmış, âlime yakışır bir tevazu içinde yaşamıştır. Allah'a inanmanın
ilim adamına yeni ufuk ve kapılar araladığına inanmış, başarısının
arkasında bu sağlam temelin olduğunu beyan etmiştir.
İlme katkıları
Teraziyle alâkalı 12. yüzyılın başına kadar devam eden teorik
incelemelerin ve pratik başarıların daha sonraki gelişimi, el-Hazini'nin
1121'de yazdığı Mizan el-Hikme (Hikmet Terazisi) isimli eserden takip
edilebilir.1 Bu eser, hidrostatik ve terazilerle ilgili 12. yüzyılda
İslâm dünyasının ulaştığı seviyeyi gösterir. el-Hazini bu eserinde, icat
ettiği hassas terazilerin ayrıntılı tarifleri yanında, İslâm
âlimlerinden konuyla alâkalı birçok bilgi de aktarmaktadır. Bilim
tarihçisi G. Sarton bu çalışmayı, İslâm ilim dünyasının önde gelen
mekanik eseri olarak vasıflandırmıştır.
Yerçekimi prensibinin mucidi olan el-Hazini, kütleler arasındaki çekim
prensibini daha o zaman ortaya koymuştur. Yaptığı birçok deney sonunda
bütün cisimlerin yerkürenin merkezine doğru bir kuvvetle çekildiğini, bu
kuvvetin ise düşen cisim ile çekim merkezi arasındaki mesafeye bağlı
olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla yerçekimini Newton değil, ondan beş
yüz sene önce yaşayan el-Hazini keşfetmiştir. Bu kural daha sonra Newton
tarafından, iki cisim arasındaki kütle çekim kanunları olarak ifade
edilmiştir.
Ölçü ve tartı teorilerine getirdiği düşünce ile fizik ilmine oldukça
faydalı bilgiler sunan el-Hazini, iki eşit kefeli teraziyi de tarif
etmiştir. Arşimet tarzı olarak da tarif edilen bu terazi (mizan
Arşimidis), altın, gümüş ve diğer metaller ile bunların alaşımlarının
tartı metoduyla anlaşılmasını sağlar. Bu buluş, dinamik kefeli ve
sürgülü terazilerin yapılmasına zemin hazırlamıştır.2 Bugün bu terazi,
elektronik olmayan elle kontrol edilebilir terazilerde aynen
kullanılmaktadır.
El-Hazin'in bir diğer buluşu da, dakika terazisidir (el- mizan el-
latif el- cüz'i). Bu terazi, temelde dakikayı ölçen hususi bir su
saatidir. Ayrıca bu sistem, dünyanın bir günlük dönüşünü ölçmeye de
yarar. "Bu âlet bir terazi koluna asılmış su veya kum haznesinden
yapılmıştır. Bu hazne tam olarak hesaplanmış bir delik ile donatılarak
mekanizma tamamlanmıştır. Ağırlık kaybı terazi kolundaki bir ağırlığın
kaydırılması yoluyla dengelenerek, adeta dakikaların ağırlığı
tartılıyormuş gibi, geçen zamanın buna uygun bir gösterge çizelgesinde
okunması sağlanmıştır."3 Bugün ise bu âlet, ölçüm için
kullanılmamaktadır, kum saati gibi nostalji hâline gelmiştir.
Batılı bilim adamları tarafından dinamik, hidrostatik ve akışkanlar
mekaniğinin öncüsü ve üstadı kabul edilen el-Hazini, sekiz asır önce bir
cismin, düşük yoğunluklu havada ağırlık kazandığını, yoğun havada veya
suda ise ağırlığının azaldığını keşfetmiştir. Farklı sıvıların
yoğunluğunu dolayısıyla özgül ağırlıklarını da belirlemeye yarayan
areometreyi (yoğunluk ölçme âleti) geliştirmiştir. Batı dünyasında,
William Nicholson'ın areometre ve hidrometreyi 1798'de yapabildiği göz
önüne alınırsa, bunu yaklaşık altı buçuk asır önce yapan el-Hazini'nin
büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Bugünkü modern yoğunluk bulma formülü olan
d=m/v denklemi ile âleti, el-Hazini'nin ortaya koyduğu formül ve âletin
geliştirilmiş şeklidir.
Terazi biliminin çok geliştiği bu dönemde el-Hazini, el-İsfizari'nin
geliştirdiği hikmet terazisini (mizan el-hikme), mükemmelleştirip, bir
ölçü ve denge aracına dönüştürmüştür. O, bu teraziyi, özgül ağırlığın
belirlenmesiyle alâkalı bütün ölçümlerde, gerçek ve karışık metallerin
incelenmesinde, dirhemi dinara çevirmede ve alaşımların bileşimleri ile
diğer birçok ticarî hesaplamalarda kullanmıştır. "el-Hazini'nin kendi
açıklamasına göre, âletin tamamı 1.000 miskal ağırlığını tartsa dahi, 1
habbe=1/68 miskal bile gösterebilir. Yani yaklaşık 4,5 kilogramda 75
santigram; 1/60 000'lik bir kesinliğe sahiptir."4 Bugün bile kontrol
edilebilir teraziler ancak bu kadar hassas gösterge çizelgesine
sahiptir.
İslâm dünyasında orijinal gözlemler yapmış astronomlardan biri olan
el-Hazini5, üçgenli âleti (el-ale zat el-müselles), tıpkı sıradan bir
kadran gibi, yıldızların yüksekliklerini tespit etmek ve bir nesnenin
bize göründüğü optik açıyı belirlemek için yapmıştır. İttihaz el-Alat
en-Nefise adlı risalesinde detaylı olarak anlattığı bu âlet ile ayrıca
dikey şekilde bulunan bir açı ölçülebildiği gibi, her bir açının sinüsü
de bulunabilmektedir.
Çalışmalarına gösterilen alâka ve ilim dünyasındaki ünü
"Yer çekimi ile ilgili izahlarıyla dikkat çeken, suyun ve çeşitli
madenlerin özgül ağırlıklarını tespit eden, teraziler ile ilgili ciddi
mânâda uğraşan"6 el-Hazini'nin araştırmaları, barometrenin
keşfedilmesine öncülük etmiştir. Toriçelli ve Paskal gibi bazı Batılı
bilim adamlarına da yol göstermiştir. el-Hazini'nin icadı olan hassas
teraziler, günümüzde kimya lâboratuvarlarında kullanılan hidrostatik
terazi ve piknometrelerin ilk örnekleridir.
Batı bilim mahfillerinde daha çok Ebu'l-Feth el-Kuzini olarak tanınan
el-Hazini, bilim tarihi otoriteleri tarafından büyük bir takdir
görmüştür. Eserlerini inceleyen Batılı bilim adamları ona karşı
hayranlıklarını itiraf etmekten kendilerini alamamıştır. Meselâ,
Mizânü'l-Hikme adlı eseri, Batı dillerine tercüme edilmiştir. Eser, önce
M. Khanikov tarafından kısmen incelenmiş ve 1859'da İngilizceye tercüme
edilerek Amerika'da neşredilmiştir. Will Durant ise, 1997 tarihli
eserinde el-Hazini'nin yerçekimi hakkındaki görüşlerini, ayrıntılı bir
şekilde incelemiştir.
El-Hazini'nin eserlerinden ez-Zicü'l-Mu'teberu's-Senceri es-Sultani'nin
bir nüshası Vatikan Sarayı'nda, diğer bir nüshası da British Museum'da
bulunmaktadır. Bu eser, yıldızların 1130 yıllarında gökyüzündeki
konumlarını ve Merv'in coğrafî koordinatlarını ihtiva etmektedir.
Batı bilim dünyasının günümüzde geldiği konumun arkasında, el-Hazini
gibi, bizim dünyamızın ufuk insanları vardır. Bugün ise geçmişinden
ilham alıp, dünyanın dört bir yanına koşan ve etraflarına ışık saçan
alperenler, dünyayı yeniden aydınlatacak, kalb-kafa izdivacını
gerçekleştirip, insanlığı aydınlık ufuklara taşıyacak ilim adamlarını
yetiştirmektedir.
1. Fuat Sezgin, İslâm'da Bilim ve Teknik, Cilt 5, s. 3-4, Türkiye
Bilimler Akademisi ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ortak yay., Ankara
2007.
2. Age, Cilt 5, s. 4.
3. Age, Cilt 3, s. 117.
4. Age, Cilt 5, s. 6.
5. Sadettin Ökten, TDV İslâm Ansiklopedisi, Cilt 1, s. 164-165, İstanbul 1988.
6. Şaban Döğen, Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, s. 126, İstanbul 1992. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder