Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Yavuz Sultan Selim


yavuz sultan selim
Sanma şahım -herkesi sen -sadıkane- yâr olur
Herkesi sen -dost mu sandın -belki o- ağyâr olur
Sadıkane -belki o -âlemde bir -dildâr olur
Yâr olur, -ağyâr olur, -dildâr olur,-serdâr olur 
Lakabı olan yavuz'un anlamı azgın köpektir. bu hakaret için değildir. kendisinin ne kadar asabi, kanı kaynayan, tuttuğunu koparan, çabuk parlayan biri olduğunu ifade eder.
Tarihte sura çölünü geçen iki tane ordu vardır. birisi yavuz sultan selim in ordusu diğeri ise bundan tam 300 yıl sonra teknolojinin en üst seviyelerinde bu çölü geçebilmiş bir ordu.

sura çölü geçilmezdir,imkansızdır, kuraktır.. yürümek mi? yürüyerek geçilir mi? aklın bile almadığı bir yöntemdir. ne var ki yavuz sultan selim in ordusu bu çölü yürüyerek geçmiştir.
sultanımız önde askerlerine yol göstermekte.. ve bir müddet sonra atından inmekte. bunu gören askerler de sultan attan indiği için inmek durumunda. yürümekteler.. saatlerce, yorgun ve susuz. ve bir asker cesaret bulmakta, padişaha yanaşıp atlara binmek varken neden yürümekteyiz demekte.
padişahımız cevap vermekte hemde öyle bir cevap ki düşündükçe tüyler ürpertmekte..
`hz. muhanmmed yol gösterip bana klavuz olmuşken, ben nasıl onun arkasından ata binerim.`
ve işte bu çölde bir mucize gerçekleşmişte, hiç bir ordunun geçemediği bir çöl yürüyerek peygamber izinde aşılıp geçilmekte.

bir farklı anısı;

Yavuz selim atında, yine bir sefere gitmekte ardından muhteşem bir ordu onu izlemekte. ve geçmekteler üzüm bağlarının olduğu uzun bahçelerden. bir müddet sonra sorar yavuz sultan selim yanındakine. ordudaki askerlere sor bakalım canım üzüm istedi var mıdır hiç ellerinde. asker arar tarar ama koskoca orduda bir tane üzüm tanesi bulamaz. padişahımıza gelir ve ordudan hiç bir askerin bir tane dahi üzüm tanesi almadığını söyler. bunun üzerine yavuz sultan selim şöyle der;
`eğer ordumdan bir asker dahi harama el uzatsaydı ben bu orduyla sefere çıkamaz geri dönerdim.`
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
kendisine bir hazine dolu sandık hediye eden şah ismail ,sandığın dibine hakaret amaçlı bok koymustur...hazineyi açan yavuz sultanın adamları mücevherleri görmüş fakat bir süre sonra pisliğin kokusu yayılmıştır.bunun üzerine yavuz sultan osmanlıya yakışır bir cevap hazırlanmasını bulana ödül vereceğini söyler.haftalar sonra yine en makul cevabı kendisi bulur.aynı sandığın yapılmasını emreder içi hazine doldurulsun üzerine lokum ve gül konsun bir de not yazılsın."herkes yediğini yollar ismail"
 - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
"ben hakimü'l-haremeyn değil, hadimü'l haremeyn'im" diyen hükümdar.

yavuz sultan selim halife olduktan sonra hutbeler adına okunuyor ve kendisinden "hakimü'l-harameyn" (mekke ve medine'nin hakimi) diye bahsediliyordu. o bu "hâkimü'l-harameyn" ifadesini kutsal yerlere saygıyla bağdaşmaz bulmuş, "hâdimu'l-harameyn" (mekke ve medine'nin hizmetkârı) olarak değiştirmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder