Güreş, insanlık tarihinin en
eski sporlarından birisidir. M.Ö. 708"de Yunanlılar, M.Ö. 2. yüzyılda
Türkler, M.Ö. 22' de Japonlar, M.Ö. 260' da Sümerler, M.Ö. 2000-2470-2320 de
Mısırlılar tarafından bu sporun yapıldığına dair belgeler bulunmuştur.
Zorlu doğa koşulları ile mücadele eden ilk insanların
çoğunda olduğu gibi Türklerde de güreş, adeta günlük hayatın bir parça
olmuştur.Türkler ayrıca totem inanış ve göçebe yaşam biçiminin de etkileri ile,
doğaya ve kuvvete düşkün kişiler olduklarından yakın mücadeleyi her zaman ön
planda tutmuşlar, güçlerini topluma kanıtlamak amacıyla güreşe çok sık
başvurmuşlardır. Düğünlerde, ünlü kişilerin cenaze törenlerinde, ölüm
yıldönümlerinde ve diğer özel günlerde at yarışları ve koşuların yanında güreş,
çok önemli bir yer tutmuştur. Avrupa'da ilk defa yabancı pehlivanlarla boy ölçüşen güreşçimiz, Koca Yusuf'tur.1898 yılında Paris'te Fransız Paul Pons'u hiç bilmediği grekoromen stilinde güreşerek mağlup etmiştir. 1899 'da da Amerika'ya giden Koca Yusuf, Amerika'nın en ünlü pehlivanlarını teker teker yenmiştir. Aynı yıl Kara Ahmet Paris'te, Paul Pons ve Laurent de Bakerca'yı yenerek grekoromende Dünya Şampiyonluğu'nu kazanmıştır. Bunlar, dünya güreşindeki ilk önemli başarılarımızdır.
KIRKPINAR TARİHİ
Anadolu
'da bulunan Osmanlılar, Edirne'nin fethinden önce (1361), Orhan Gazi devrinde,
onun oğlu Süleyman Paşa komutasında Rumeli'ye geçerler (1356-1357).
Osmanlı Akıncıları, burada yaptıkları akınlar sırasında, savaşmadıkları ve mola verdikleri günlerde, zamanlarını, aralarında çeşitli sporlar yaparak değerlendirirlerdi.
Bir keresinde güreşe tutuşan 40 yiğit içinden ikisi, tutuştukları güreşi gece yarısına dek sürdürdükleri halde sonuçlandıramazlar ve ikisi de güreştikleri yerde can verir...
Arkadaşları bu iki yiğidi güreş yaptıkları yerde bulunan bir incir ağacının altına gömdükten sonra Edirne 'ye doğru akınlarına devam ederler.
Edirne'nin fethinden sonra Ahırköy çayırlığına geldiklerinde, o incir ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun, Kırkpınar çayırlığına doğru aktığını görürler ve bu nedenle de "Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardır bunlar" diyerek o yere Kırkpınar adını verirler.
Osmanlı Akıncıları, burada yaptıkları akınlar sırasında, savaşmadıkları ve mola verdikleri günlerde, zamanlarını, aralarında çeşitli sporlar yaparak değerlendirirlerdi.
Bir keresinde güreşe tutuşan 40 yiğit içinden ikisi, tutuştukları güreşi gece yarısına dek sürdürdükleri halde sonuçlandıramazlar ve ikisi de güreştikleri yerde can verir...
Arkadaşları bu iki yiğidi güreş yaptıkları yerde bulunan bir incir ağacının altına gömdükten sonra Edirne 'ye doğru akınlarına devam ederler.
Edirne'nin fethinden sonra Ahırköy çayırlığına geldiklerinde, o incir ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun, Kırkpınar çayırlığına doğru aktığını görürler ve bu nedenle de "Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardır bunlar" diyerek o yere Kırkpınar adını verirler.
- 2003 - Kenan Şimşek
- 2004 - Recep Kara
- 2005 - Şaban Yılmaz
- 2006 - Osman Aynur
- 2007 - Recep Kara
- 2008 - Recep Kara
- 2009 - Mehmet Yeşil Yeşil
- 2010 - Mehmet Yeşil Yeşil
- 2011 - Ali Gürbüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder