Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Komünizm


KOMÜNİZM
.
19.yy ortalarında İngiltere’de yaşayan iki alman felsefeci fikirlerini ilk kez birlikte yayınladıkları bir kitapçıkta yayınladılar. Kitabın adı “Komünist Manifestosu” yayınlayan felsefecilerde Karl Marx ve Friedrich Engels’ti. Bu iki felsefeci materyalizme inanıyorlardı.Materyalizm maddecilik demekti ve maddeden başka hiçbir şeyin varlığını kabul etmiyordu.Bu akım yunan filozof  Democritus tarafından ortaya atılmış bir dogmadır. Fransız devrimi sırasında bazı aydınlar(!) materyalizmi kullanmışlardır. Çünkü dini yok etmek istemişler bu nedenle dinin karşısında görünen materyalizmi savunmuşlardır. Marx ve Engels bir yandan materyalizmi savunurken diğer yandan da doğanın temel yasasının çatışma olduğunu varsayan diyalektiği savunmuşlardır. Bu yüzden teorilerine ‘Diyalektik Materyalizm’ denilmiştir. Diyalektik evrendeki
tüm gelişmelerin çatışma sonucu olduğunu varsayıyordu. Marx ve Engels’te bu yönde tüm dünya tarihini yorumlamaya çalıştılar. Marx insanlık tarihi ve ekonomiyi; Engels ise bilim ve felsefeyi bu dogmaya uydurmak için kitaplar yazdı. Marx’a göre kapitalist burjuvalara karşı işçiler bir gün ayaklanacak ve komünist bir düzen kurulacaktı. Bu komünist düzende din, ahlak ve aile kavramları olmayacaktı. Marx ve Engels insanlık tarihini çarpıtarak da olsa diyalektik materyalizme göre açıkladılar. Ancak doğa tarihini (canlıların oluşumu vs…) açıklamakta eksik kaldılar. Bu cevap o sırada yine İngiltere’de yaşayan Charles Robert Darwin’den geldi. 1859’da yayınladığı ‘Türlerin Kökeni’ adlı kitapta Darwin tam da materyalistlerin istediği gibi rastlantılar sonucu oluştuğunu ileri sürüyordu. Bu rastlantıların da çatışmayla yani diyalektik olarak işlediğini iddia ediyordu. Kısacası diyalektik materyalizmi doğaya uyarlıyordu. Bilimsel bir dayanağı olmadığı için bu görüşü dönemin bilim adamları tarafından dikkate alınmamıştı. Ancak onun bu iddiası Marx ve Engels için çok çok önemliydi. Marx ve Engels birbirlerine yazdıkları mektuplarda bu eserin ortaya çıkmasından duydukları mutluluğu işfa ediyorlardı. Marksizm ve Darwinizm bağdaştı ve yayılma süreci başladı.
1871’deki Fransız-Rusya savaşı Marx’ın hayalini kurduğu devrimin ilk denemesi için çok müsait bir ortam meydana getirdi. Savaşı kaybeden Fransa’da imparatorluk yıkıldı ve otorite boşluğu doğdu. Marksistler bunu fırsat bilip diğer sosyalist fraksiyonlarla birleşip Paris’te bir ‘Kommün’ yani komünist prensiplere dayalı bir yönetim kurdular. Paris bir terör şehrine döndü. Kiliseler, hükümet binaları paramparça edildi. Din adamları kurşuna dizildi. Sokaklar barikatlarla doldu. Sonunda kommün uzun çatışmalar sonucunda kente giren ordu tarafından yıkıldı. İlk deneme 18 bin ölü ile sonuçlandı
Bundan sonraki evreler(Rusya'da Lenin,Stalin dönemi, Küba'da Castro diktası ve Che Guevera desteğiyle gelişen gerilla harekatı,Çin'de marxisizme biraz daha yenilik getiren Mao Tse-tung ve Maoizm olarak yayılan komünizm rejimi,Türkiye'de TKP) ayrı olarak ele alınmalıdır.
Merak edenler ayrıntısıyla verdiğim linkten bakabilir.


2 yorum: