KOMÜNİZM
.
19.yy
ortalarında İngiltere’de
yaşayan iki alman felsefeci fikirlerini
ilk kez birlikte yayınladıkları
bir kitapçıkta yayınladılar.
Kitabın adı
“Komünist Manifestosu” yayınlayan felsefecilerde Karl Marx ve
Friedrich Engels’ti. Bu iki felsefeci materyalizme inanıyorlardı.Materyalizm maddecilik demekti ve maddeden başka
hiçbir şeyin varlığını kabul etmiyordu.Bu akım
yunan filozof Democritus tarafından
ortaya atılmış
bir dogmadır. Fransız
devrimi sırasında
bazı aydınlar(!)
materyalizmi kullanmışlardır.
Çünkü dini yok etmek istemişler bu nedenle dinin karşısında görünen materyalizmi savunmuşlardır.
Marx ve Engels bir yandan materyalizmi savunurken diğer
yandan da doğanın
temel yasasının
çatışma olduğunu
varsayan diyalektiği savunmuşlardır.
Bu yüzden teorilerine ‘Diyalektik Materyalizm’ denilmiştir.
Diyalektik evrendeki
tüm gelişmelerin çatışma sonucu olduğunu varsayıyordu.
Marx ve Engels’te bu yönde tüm dünya tarihini yorumlamaya çalıştılar. Marx insanlık
tarihi ve ekonomiyi; Engels ise bilim ve felsefeyi bu dogmaya uydurmak için
kitaplar yazdı. Marx’a göre kapitalist burjuvalara
karşı işçiler
bir gün ayaklanacak ve komünist bir düzen kurulacaktı.
Bu komünist düzende din, ahlak ve aile kavramları
olmayacaktı. Marx ve Engels insanlık
tarihini çarpıtarak da olsa diyalektik materyalizme
göre açıkladılar.
Ancak doğa tarihini (canlıların
oluşumu vs…) açıklamakta
eksik kaldılar. Bu cevap o sırada
yine İngiltere’de yaşayan
Charles Robert Darwin’den geldi. 1859’da yayınladığı ‘Türlerin Kökeni’ adlı
kitapta Darwin tam da materyalistlerin istediği
gibi rastlantılar sonucu oluştuğunu
ileri sürüyordu. Bu rastlantıların
da çatışmayla yani diyalektik olarak işlediğini
iddia ediyordu. Kısacası
diyalektik materyalizmi doğaya uyarlıyordu.
Bilimsel bir dayanağı olmadığı
için bu görüşü dönemin bilim adamları
tarafından dikkate alınmamıştı. Ancak onun bu iddiası
Marx ve Engels için çok çok önemliydi. Marx ve Engels birbirlerine yazdıkları
mektuplarda bu eserin ortaya çıkmasından
duydukları mutluluğu
işfa ediyorlardı.
Marksizm ve Darwinizm bağdaştı
ve yayılma süreci başladı.
1871’deki
Fransız-Rusya savaşı Marx’ın hayalini kurduğu
devrimin ilk denemesi için çok müsait bir ortam meydana getirdi. Savaşı kaybeden Fransa’da imparatorluk yıkıldı
ve otorite boşluğu
doğdu. Marksistler bunu fırsat
bilip diğer sosyalist fraksiyonlarla birleşip
Paris’te bir ‘Kommün’ yani komünist prensiplere dayalı
bir yönetim kurdular. Paris bir terör şehrine döndü. Kiliseler, hükümet
binaları paramparça edildi. Din adamları
kurşuna dizildi. Sokaklar barikatlarla
doldu. Sonunda kommün uzun çatışmalar sonucunda kente giren ordu
tarafından yıkıldı.
İlk deneme 18 bin ölü ile sonuçlandı.
Bundan
sonraki evreler(Rusya'da Lenin,Stalin dönemi, Küba'da Castro diktası
ve Che Guevera desteğiyle gelişen
gerilla harekatı,Çin'de marxisizme biraz daha yenilik
getiren Mao Tse-tung ve Maoizm olarak yayılan komünizm rejimi,Türkiye'de TKP) ayrı olarak ele alınmalıdır.
Merak edenler ayrıntısıyla verdiğim linkten bakabilir.
Merak edenler ayrıntısıyla verdiğim linkten bakabilir.
Biraz uzun ama güzel espiri :)
YanıtlaSilAnlaman yeter :)
YanıtlaSil