Sosyalizm ne demektir?
Sosyalizm veya eski adıyla iştirakiyye(katılımcılık) ya da diğer bir anlamıyla toplumculuk;
iktidar ve üretim
araçlarının halk tarafından kontrol edildiği bir toplum fikrine dayanan düşünce sistemidir.
Ekonominin küçük bir
aristokrat, zenginler sınıfı ya da kapitalist bir sınıf yerine geniş kitlelerin yararına işletilmesi gerektiği savunan yönetim biçimidir.
Oxford sözlüğüne göre sosyalizm, üretim araçları, sermaye, arazi, emlak
vs.nin mülkiyet ve denetiminin bütün topluma ait ve bunların yönetim ve bölüşümünün herkesin yararına olmasını savunan sosyalist
örgütlenme kuramı
ya da politikasıdır.
Yapılan bir diğer tarife göre sosyalist düzende şu üç unsur bulunmalıdır: a) üretim araçlarının (geniş çapta) topluma mal edilmesi, b) üretimin
insan ihtiyaçlarına
göre ayarlanması,
c) bunların tümünün demokratik
bir yolla ele geçirilmesi.
Özel mülkiyeti
reddeden, kolektif mülkiyeti tercih eden, liberalizmin kişiye önem veren yaklaşımını kabul etmeyen ve genel olarak iktisadi tarafı ağır basan bir sistem.
Sosyalizm sınıfsız bir toplumun oluşturulması amacıyla devrim ya da toplumsal evrimle örgütlü bir
emekçi sınıf kurulmasıyla bağlantılıdır.
Sosyalist gruplar arasında büyük farklılıklar olmakla birlikte
neredeyse hepsi toplumun seçkin bir azınlığa hizmet etmektense
halk çoğunluğuna hizmet eden bir iktisat bilimi ile
birlikte dayanışma prensiplerine göre işleyip eşitlikçi toplumu savunarak sanayi ve tarım işçileriyle birlikte
mücadele etmeyi savunurlar.
Sosyalizm Marksist
teoride ise kapitalizm ile komünizm arasında bir geçiş basamağı olarak görülmektedir.
Karl Marx tarihsel
materyalizm açıklamasında sosyalizmi toplumun
kapitalizmden sonraki komünizmden önceki aşama olarak değerlendirir.
Komünist toplum Marx’a
göre ikiye ayrılır: Sosyalist toplum ve
komünizm.
Sosyalist toplum
komünist toplumun ilk yani alt evresi komünizm ise son ve en üst evresidir.
Sosyalizm kökenini
nereden almaktadır?
Sosyalizm kökenlerini
sanayileşme dönemindeki aydınlanma düşüncesinde dile getirilen siyasal ve sosyal
eşitlik isteğinden almıştır.
Giderek artan bir şekilde modern demokrasilerde de sosyal
reformlar üzerine yoğunlaşılmaya başlanmıştır.
Terimin ilk kullanılışı 19. yüzyılın başına kadar gider. İlk kez 1827’de İngiltere’de, Robert Owen’ın takipçilerini adlandırmak için kullanılmıştır.
Fransa’da, yine
özgönderimsel olarak, 1832 yılında l’Encyclopédie
nouvelle’deki Saint-Simon, ardından Pierre Leroux ve J. Regnaud’un fikirlerinin
takipçisi olanlar için kullanılmıştır.
Robert
Owen, (1771-1858) Galli reformcu ve sosyalist
İngiliz iş adamı işletmelerinde işçilerine verdiği değer ve sosyalist
fikirleriyle ortaya çıkmış.
1830larda
İngiltere’de işçi sendikalarının kurulmasına katkı sağlamış.
19. yüzyılın ortalarından günümüze kadar dünya üzerinde etkinliğini ve önemini sürdüren sosyalizm akımı, büyük ölçüde Karl Marx (1813-1883) ve onun yakın arkadaşı Frederich Engels (1820-1895) tarafından ortaya atılan görüşlerden ve onların geliştirdiği kuramdan esinlenmiştir. Marx ve Engels, kendilerinden önceki sosyalistlerin aksine kapitalizmi eleştiriden önce kapitalizmi anlayabilme ve açıklayabilme ile işe başlamışlar; toplumsal değişimi ve evrimi tarih içinde açıklayıcı bir kuram geliştirmeye çalışmışlardır. Marx ve Engels 1846’da “Komünist Manifesto”yu yayınlamışlardır ki daha sonraki bütün dönemlerde bu bildiri sosyalistlerin başucu kitabı olmuştur.
19. yüzyılın ortalarından günümüze kadar dünya üzerinde etkinliğini ve önemini sürdüren sosyalizm akımı, büyük ölçüde Karl Marx (1813-1883) ve onun yakın arkadaşı Frederich Engels (1820-1895) tarafından ortaya atılan görüşlerden ve onların geliştirdiği kuramdan esinlenmiştir. Marx ve Engels, kendilerinden önceki sosyalistlerin aksine kapitalizmi eleştiriden önce kapitalizmi anlayabilme ve açıklayabilme ile işe başlamışlar; toplumsal değişimi ve evrimi tarih içinde açıklayıcı bir kuram geliştirmeye çalışmışlardır. Marx ve Engels 1846’da “Komünist Manifesto”yu yayınlamışlardır ki daha sonraki bütün dönemlerde bu bildiri sosyalistlerin başucu kitabı olmuştur.
Sosyalizmin
Fraksiyonları
Sosyalizm asıl nihai şeklini Karl Marx’ın bilimsel sosyalizmi ile
almıştır. Bilimsel sosyalizm, marksizm olarak da ifade
edilmektedir.
Esasen sosyalizm,
kapitalizme bir antitez olarak gelişmiştir. Sosyalizmi tarihin ilk çağlarına kadar götürmek mümkündür. Ferdiyetçiliği reddeden Yunanlı filozof Eflatun bir
tür aristokratik sosyalizmi savunmuştur.
Eflatun’un sosyalizmi
toplumun belirli bir kesimini ilgilendirmektedir. Bu bakımdan toplumun tamamına yayılma eğilimi göstermemiştir.
On dokuzuncu yüzyıla gelindiğinde sosyalizmin; ütopik (hayalci),
demokrasiyle bütünleşen ve ilmi bir karekter
verilmek istenen tiplerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Ütopik
sosyalizm, Fransa ve İngiltere’de gelişme imkanı bulmuştur. Bu akımın ileri gelenleri
Saint-Simon, Charles Fourier gibi düşünürlerdir. Ütopik
sosyalistlere göre, özel mülkiyet, para ve rekabet gibi kapitalizme has
müesseseler insanların,
insanlar tarafından
sömürülmesini sağlarlar. Bu sebeple,
bunların kaldırılarak, yerlerine
sömürmeye imkan tanımayan
müesseselerin kurulması
lazımdır.
Daha kapsamlı bir şekilde bakmak isterseniz aşağıdaki linke göz atabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder