Mehmet
Âkif Ersoy ,Malta'da 8 odalı bir konakta dünyaya gelmiştir. Annesi
Emine Şerife Hanım Buhara'lıdır. Babası Tahir Efendi Fatih Medresesi
müderrislerindendi. Eğitimine mahalle mektebinde başlamış, Fatih Merkez
Rüştiyesinde devam etmiş burada Arapça,Farsça,Fransızca,Türkçe
derslerinde birincidir.Ayrıca şiiri çok seviyordur, okuduğu ilk şiir
kitabı "Leyla ile Mecnun"dur. Rüştiye bittikten sonra hayatında onu en
çok etkileyen 2 olay babasının ölümü ve tek sığınakları evlerinin
yanması peş peşe gelmiştir, babasının öğrencilerinden biri bu aileye bir
ev yaptırarak biraz olsun yardımcı olmaya çalışmıştır.Geçim sıkıntısına
rağmen öğrenimini tamamladıktan sonra Mülkiye Baytar Mektebine yazılmış
1893'te yine birincilikle mezun olduktan sonra memurluk hayatı başlamış
bu sırada öğretmenlik yaparak ve şiir ilgilenerek hep kendini
geliştirmeye çalışmıştır. Yayın hayatına girişi Meşrutiyet sonrası
olmuştur.Şiirlerinin çoğunu da 7 kısımdan oluşan "Safahat" ta
toplamıştır. Bildiğimiz üzere istiklal ve kurtuluş savaşı şairi olan
Mehmet Akif , ülkenin durumuna kayıtsız kalamadığı için ilk olarak
Balıkesir'e gidip halka vaazlar vererek savaşa davet etmiştir. 1920'de
İstanbul hükümeti bunu tehlike olarak görmüş ve onu "Darulhadis"
başkanlığından alarak hareketlerini kısıtlamak istemiştir. Yılmayan
Akif, Ankara,Konya,Kastamonu'da vaazlara devam etmiş, daha sonra
vaazları basılarak yurda dağıtılmıştır. Ankara'ya döndükten sonra da
Burdur milletvekili olarak meclise girmiştir. İstiklal Marşı'nı da
,meclisin düzenlediği bir yarışmada heyecan yaratacak şiir çıkmayınca
Akif'ten yazması istenmiştir, o da herhangi bir karşılık için
yazmayacağını söylemiştir, bunun üzerine karşılıksız yazması
istenmiştir. Bu teminattan sonra yazmış ve 12 mart 1921'de mecliste
İstiklal Marşı, milli marş olarak kabul edilmiştir ve bu eserini millete
hediye ettiği için Safahat'a almamıştır. Zafer kazanıldıktan sonra
birinci meclisin görevine son verilmiştir. 1923'te Mısır'a Abbas Hilmi
Paşa'nın daveti üzerine gitmiştir.Mısır'da çalışmalarını daha iyi
yapabildiğinden, artık zamanını kışları Mısır'da, yazları İstanbul'da
geçirmeye başlamıştır. 21 şubat 1925'te Diyanet İşleri Bakanlığı Kur'an
tercümesi için Akif'i düşünüyordur, Mısır'dan döndüğünde teklif
yapılmıştır ısrarlar üzerine görevi almıştır ama bir süre yaptıktan
sonra bu çalışmasından memnun kalmadığı için bu işin başkanına verilmesi
için başvurmuştur. Bunun üzerine tefsir görevini verdikleri Elmalılı M.
Hamdi Efendi bu görevi de üstlenmiştir. Kendisine 2. iş verilmesi
üzerine geçimini de sağlayabilmek için Mısır'a gitmiş, burada
eserlerinin son düzenlemeleri ve Kur'an tercümesi yapmıştır. Sağlığı
bozulmuş siroza yakalanmıştır ve 27 aralık 1936'da Edirnekapı
şehitliğine kadar taşınarak toprağa verilmiştir. Eserlerinde 5 farkı
Türkçe kullanmıştır,işlediği konular öğüt, yakarış... görülür.Ana
teması islam ve vatandır, dili de korkusuzdur. Safahat'ta ve Merkez Kütüphaneden aldığım Safahat Tetkikleri isimli kitaptan :
Köse imam ve onun oğlu Asım'dan bahsediyor ona göre bu vatanı
kurtaracak Asım'ın neslidir, ümidin öneminden bahsetmiş ve ümitsizliğin
insan için ne kadar kötü bir bataklık olduğuna yer vermiştir.Eserinde
Adalet, kadınların önemi ve yapılan haksızlıklara karşı duruşu vardır.
Avrupa'ya giden gençlerle ilgili "Avrupa'ya giden gençlerin içinden
çıkan birkaç sefil hepsinin adını kirletir" demiştir ve şimdiye kadar
bilinenin aksine Avrupa'dan gelen gençlerin hepsinin kültürlerinden
uzaklaşıp, benliklerini kaybettiklerini değil bunu yapanların azınlık
olmasına karşın tüm hepsine mal olduğunu söylemiştir. İstiklal
savaşındaki yakarışlarını 3. kitabında görmek mümkün bu da o zamanın
şartlarının nasıl olduğunu gösteriyor. Seyyah Abdurreşid İbrahim Efendi
lisanıyla Akif dertlerini şöyle öne sürer : Şu sebeplerle gerilerdik
1- Aydın-Halk çatışması; aydınlar batıyı aynen taklit etme taraftarı,
halkta aksine tamamen yobaz ve yeniliğe kapalı bir durumdadır. 2-Ediplerin kötü yol izlemesidir 3-Aydınların ilerlemek adına taklite düşen ve kültürden kopan bir yanlış yol izlemesidir 4-Aydınların,islamiyetin ilim ile olan yakın alakasını anlayamamalarıdır.
Akif:Bir vatanın gelişebilmesi için 2 temel şey vardır: Marifet(bilim,teknik,ustalık,...) ,Fazilet (iyi huy,ahlak...)
Son 3 asırda çöküşü de mağfiretten geri kalıp sadece faziletle olmakla
açıklamıştır. " Bizler üç asırdır sahibi olduğumuz fazileti, ilim ile
birlikte yürütemedik.Düşmanlarımızın sahip olduğu ilim ve fen
kudretinden mahrum kaldık. Bugün şark marifetten de faziletten de mahrum
bir halde bulunmaktadır" diyerek çöküşü kendi ifadeleriyle söylemiştir.
Mehmet Akif'in 27 aralıktaki, ölüm yıl dönümünde onu biraz daha
tanımak adına paylaşım yapmaya çalıştım . İstiklal Marşı şairimizi
anıyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz. Salih Bütün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder