Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Büyük İskender


                 BÜYÜK İSKENDER
Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zaman ki dünyanın yarısını fethetmiş , Pers İmparatorluğu’nun güçlü ordularını yenmiş,
MÖ 356 Pella, MÖ 323 Babil yıllarında yaşamış, Makedonya Kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biridir.
M.Ö. 336 - M.Ö. 323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük imparatoru.
Ayrıca Türkçe tarihlerinde  Büyük İskender,  İskender Rumi,  İskender Yunani ve Makedonyalı İskender olarak da bilinir.

Gençliği ve Tahta Çıkışı
 II. Filip ile Epeiros (Epir) kralı Neoptolemos'un kızı Olimpias'ın oğlu olan İskender, 13-16 yaşlarında Aristo'dan aldığı derslerin etkisiyle felsefe, tıp ve bilime ilgi duydu.Babası II. Filip'in Byzantion'a saldırdığı M.Ö. 340'ta Makedonya'yı yönetti ve bir Trak kabilesini yendi, iki yıl sonra II. Filip'in Yunanlılara karşı kazandığı Kaironeya Çarpışması'nda ordunun sol kanadını komuta etti.II. Filip'in öldürülmesinin (M.Ö. 336) ardından komutanlarca kral ilan edildi(Babasına suikasti düzenleyen muhtemelen kendisidir). Öncelikle bütün olası hasım ve rakiplerini öldürttü. Babasının sağlığındaAsya seferini gerçekleştirmek üzere oluşturulan, Korintos'taki Helen Birliği sinhedrion'da (meclis) bu birliğin hegemonu ve başkomutanı seçildi. Delphoi üzerinden Makedonya'ya dönerken M.Ö. 335 ilkbaharında Trakya'ya girdi. Şipka Geçidini aşarak Triballileri (Triballoi) ezdikten sonra Tuna'nın öbür yakasına geçerek Getaları dağıttı. Ardından batıya dönerek Makedonya'yı istila etmiş olan İliryalıları yendi. Bu sırada öldüğüne ilişkin söylentiler üzerine Atina'da ayaklanma patlak verdi. Bu ayaklanmanın ardında hem yeni Pers kralı III. Darius'ün mali desteği, hem de Demostenes'in çabaları yatıyordu. Askerlerini günde 30 km gibi o çağa göre çok yüksek bir hızla ilerleterek Yunanistan'a giren İskender, tapınaklar ve şair Pindaros'un evi dışında bütün Tebai'yi yerle bir etti. Yaklaşık 6 bin kişinin öldürüldüğü, sağ kalanların köle olarak satıldığı bu sindirme hareketi sonunda Sparta dışındaki bütün Yunan Devletleri Makedonya üstünlüğüne boyun eğdi. Kral Filip'in yerine tahta geçen Büyük İskender, babasının planladığı İran seferini kendi üstlenmiştir.
Seferin sonunda Büyük İskender Pers Kralı III. Darius'u tahttan devirerek tüm Pers İmparatorluğu hakimiyetindeki toprakları ele geçirdi. İstila edilen topraklar , Anadolu , Levant , Mısır , Mezopotamya, Medya,  İran,   Afganistan'nın, Pakistan'ın bir bölümü ve Asya stepleridir. Ancak bu askeri seferin devamında, MÖ 323 yılında Büyük İskender öldü. Fethettiği çok geniş topraklar, İskender'in ölümünden sonra birkaç yüzyıl boyunca güçlü bir Grek etkisi altında kaldı. Grek kültürünün bu toprakları etkileme süreci, batıda Roma'nın ve doğuda Pers İmparatorluğu'nun yükselişine değin sürmüştür. Grek kültürüyle doğu kültürünün karışmasıyla melez Helenistik kültürü gelişmeye başladı. Bu gelişme, Yunanistan'la bağları koptuğunda bile, Grek - Bakrtliya Krallığı'nda görüldüğü gibi sürdürdü. Bu melez Helenistik kültürünün İskender'in istilalarından sonra Makedonya İmparatorluğu'nda meydana gelen değişimlere karşın ve Diadochi hakimiyeti boyunca, Grek etkisi olmaksızın ortaya çıktığı ileri sürülebilir. İskender üzerine çalışmalarıyla bilinen İngiliz tarihçi Peter Green tarafından belirtildiği gibi, İskender'in istilalarının ortaya çıkardığı pek çok unsur, Helenistik Dönem kavramı altında birleştirilmiştir. İskender'in istilacı ordusu tarafından feth edilen Mısır, Anadolu ve Mezopotamya bir bakıma isteyerek "düşmüştü". Bu bölgelerde İskender, bir fatihden çok bir kurtarıcı olarak görüldü. 
Ayrıca fethedilen birçok bölge, Diadoki olarak bilinen İskender'in generalleri ve ardılları tarafından yönetilmeye devam edildi. İskender'in ölümünün hemen ardından imparatorluk aralarında bölündü. Ancak bazı bölgeler nispeten kısa sürede elden çıktı ya da sadece görünüşte Makedon kontrolü altında kaldı. İki yüz yıl sonra imparatorluktan kalan yönetimler giderek azalmış ve farklılaşmıştı. Son olarak Ptolemaic Mısır da Roma tarafından yıkıldı.
                           HELENİZM    MEDENİYETİ
Büyük İskender’in izlediği politika 2 amaç güdüyordu.
1.     Fethedilen topraklarda şehirler  ve yönetsel merkezler kurmak ve bunları garnizonluklarla denetlemekti.Buralara askerler tarafından  Grekler yerleştirilecekti.Şüphesiz bu durum , Grek kültürünün yayılmasını sağlamıştır.Fakat İskender’in amacı Grek kültürünün yayılmasını sağlamak falan değildi.Yerli  halkın ‘uygarlaşlaştırılması’ bir hakimiyet kurma tarzı olarak görüldü. Oraya yerleşen Grekler sayesinde ticaret de gelişti ve kendileri de yerli halkın kültüründen etkilendiler,bu sayede melez bir kültür oluştu.Romalı tarihçi Arrian da ,Baktria da bu tür izlenimler edinmiştir.
Bu bağlamda Grek kültürünü yayma çabası, siyasal jargonuyla Helenleştirme politikası, yer yer dikte edilmek istendiği gibi "hümanist" bir girişimden çok egemenlik kurmanın bir yöntemi olarak uygulanmıştır.
2.     İkinci olarak Büyük İskender,evlilik bağlarıyla Pers ve Greklerden oluşacak soylu bir sınıf yaratmak amacındaydı.Önemli mevkilere Grekleri getirdi,Perslerden bir ordu kurdu hatta Baktria (bugünkü Tacikistan civarı) prensesi Roksana ile evlendi.Pers hükümdarlık geleneklerini kısmen olsa da benimsedi ve sarayında melez bir kültür oluşturdu.Amacı hakimiyetini sağlamlaştırmak ve ‘Büyük Kral’ tasvirini halkın beynine kazımak olmuştur
                                                  KÜLTÜR
Atina, özellikle hitabet ve felsefe alanındaki yüksek eğitim kurumları ve ünlü kütüphanesiyle seçkin konumunu sürdürdü.  İskenderiye Grekçe eğitimde muhtemelen en önemli ikinci merkezdi. İskenderiye Kütüphanesi 700 bin kitap ve belge barındırıyordu. Pergamon, büyük bir kitap yazım merkezi haline gelmesinin yanı sıra yaklaşık 200 bin kitapla İskenderiye Kütüphanesi’nden sonra dünyanın ikinci büyük kütüphaneye sahipti. Rodos Adası, siyaset bilimi (politika ve diplomasi) üzerine yüksek derecede eğitim veren okuluyla ünlüydü. Cicero Atina’da, Markus Antonius  ise Rodos’ta eğitim almıştır.Antiokheia, Selevkos İmparatorluğu’nun başkenti olarak büyük bir metropoldü ve Grekçe eğitim merkezlerinden biriydi. Daha sonraki dönemlerde Hıristiyanlığın da önemli bir merkezi haline gelmiştir.
Grek kültürü Yakın Doğu ve Asya içlerine ticaret yolları üzerinde yer alan başlıca şehirler sayesinde yayılmış ve işlemiştir. Sonuç itibariyle bu kentlerde pek çok Grek mimari tarzlar, kitabeler ve heykeller yer almıştır. Seramik konusunda bu etki çok belirgindir. Helenistik Dünya'nın birçok yerinde benzer bir seramik üretimi görülür ve Grek seramik geleneğinin izlerini taşır. Bu nedenle arkeolojik bir kazıda Helenistik Dönem seramiği tanınabilir fakat bölgesel kültürel, tarz farlılığını saptamak oldukça zordur.
Antik Grek dilinin ve kültürünün yayılmasının bir başka göstergesi de arkeolojik kazılarda bulunan Grek sikkeleridir. Bu Grek tarzı sikkeler ve Grekçe Partlar’nde, hatta Yunanistan’ın Roma tarafından işgal edildikten sonra dahi kullanılmaya devam edilmiştir.
19. Yüzyıl bilim adamı, Helenistik Dönem’in Antik Yunanistan’ın parlak dönemlerinin sonunu oluşturduğunu ve bir gerilemeyi ifade ettiğini ileri sürmektedir. Bu yorum her ne kadar haksız ve anlamsız görünse de belirtmek gerekir ki, zamanın düşünürleri dahi, bir daha benzeri yaşanmayacak bir kültürel çağın sona geldiğini görmüşlerdir. Bugün de "Grek kültürünün ayırt edici özellikleri canlılığını yitirmiş" olduğu, genel olarak kabul gören bir yaklaşımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder