Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Kültür Topluluğu'nun Blog Sayfasına Hoşgeldiniz. Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...
Arkadaşlar Facebook Grubumuza da bekleriz.

23 Ağustos 2012 Perşembe

Malazgirt Zaferi’nin Türk Ve Dünya Tarihindeki Önemi

Malazgirt Zaferi’nin Türk Ve Dünya Tarihindeki Önemi


Ayten DİRİER

Türk Tarihi, diğer milletlere örnek olacak  birçok zaferle doludur.. İlk Türk devletlerinden başlayarak, Türki­ye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşuna kadar, Türk milleti pek çok zaferler kazanmıştır. Ancak kazanılan bunca zaferden bugün elde ne kaldığı düşünülürse, Malazgirt zaferinin değeri daha iyi anlaşılır. Malazgirt'te tümüyle şehit olmayı göze almış ve ant içmiş bir orduya, Tanrı armağan olarak şanlı bir zafer ve ebedi bir ülke vermiştir.

Malazgirt Zaferi, yalnız Türk tarihinde değil, Dünya tarihinde de bir "Dönüm Noktası" olacak kadar önemli bir olaydır. Çünkü Türklerin Tarih boyunca kazandığı zaferler içinde ileriye doğru en çok etkide bulunan bu zaferdir. Bu zafer, Türk milletinin geleceğini sağlayan ve ona yeni bir yurt, yeni bir tarih hazırlayan çok büyük bir olaydır. Kısa bir süre içerisinde, Türkleri İran sınırından, Marmara kıyılarına ve İstanbul önlerine getiren  bu zaferdir.

Malazgirt Zaferi’nin önemli sonuçlarından biri de, İslâm ve Hıristiyan Dünyası’nın yazgısını değiştirmiş olmasıdır. Gerçekten İran’a ve Bizans’a karşı ilk zaferler kazanılmamış olsaydı, nasıl İslâmiyet Arabistan çöllerinde tutsak olur ve insanlığın Eski Çağ Avrupa uygarlıklarını birbirine ulaştıran ve üçüncü büyük eseri olan İslâm Uygarlığı’nın ortaya çıkması olanaksız idiyse; Selçuklular ortaya çıkmamış ve Malazgirt kazanılmamış olsaydı, İslâm milletleri  ve uygarlığı da öylece, daha XI.yüzyılda sahneden çekilirdi. Sonuçta bu uygarlığa XVII. Yüzyıla dek üstünlük ve yaşama olanağı veren Anadolu’nun Türkleşmesi ile üç kıta üzerinde dünya düzenine etken olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasına olanak veren olayların ortaya çıkışı iyice düşünülecek olursa, Malazgirt Zaferi’nin evrensel anlamı ve Tarihte oluşturduğu dönüm noktası kolayca anlaşılır.


*Zaferin önemi:

1-Zaferden sonra Anadolu, Türkler için yeni bir "Vatan" olmuş, Türk akıncıları daha önce 25 yılda Batı'da denize ulaştıkları halde, Malazgirt'teki Bizans ordusunun komutanı Romanos Diogenes'in ölü­münden sonra iki yıl içinde Adalar Denizi ve Marmara kıyılarına inmişlerdir. Bu zafer bütün Anadolu'yu, Türklere açık hale getirmiştir.
Alpars­lan, Romanos Diogenes'le yapılan anlaşmayı Bizanslıların tanımaması üzerine, Afşin,Artuk, Tutak,Gümüş Tekin, Saltuk, Mengücek, Danişmend adlı Beylere   Adalar Denizine ve Marmara'ya kadar Anado­lu’nun fethedilmesini emretmiştir.

2-Türklerin tarih boyunca kazandığı sayısız meydan muharebelerinden hiçbiri istikballerine bu derece tesir edici mahiyette olamamıştır. Türk tarihinde Malazgirt'ten sonra en önemli olay  İstanbul'un Fethi­dir. Dandanakan'da kazanılan zaferi Malazgirt tamamlamış, İstanbul'un Fethi ise taçlandırmıştır. Bu zaferlerden sonra Türkiye Devleti kurulacak ve Osmanlı çağında, bu cihan devleti, tarihin en büyük siyasî kurumu haline gelecektir.

3-Büyük zaferin Türk ve İslam âlemindeki akisleri de büyük olmuştur. Fatımiler hariç, birçok yerde Alparslan yüzlerce kaside ve tebrikname ile övülmüştür. Malazgirt Alparslan'ın adını ölümsüzleştirmiş,  İslâm Fatihleri derecesine yükselterek, zamanımıza kadar bu büyük komutan saygıyla anılmıştır.

4-Haçlı seferlerinin doğmasında başlıca etken olan bu zaferin, Avrupa Medeniyetinin de gelişmesinde büyük payı vardır. Gerçekten Anadolu'nun Fethine karşı, Avrupa'da bilgisizlik ve yoksulluğun doğurduğu Haçlı seferleri yüzyıllar boyu sürmüş, Müslüman Türkler karşısında, Hıristiyan Avrupa sürekli mağlup olmuştur. Fakat bu savaş ve seferler sayesinde, Avrupa, Doğu Dünyası ile münasebetlerini geliştirmiş ve İslam medeniyetinin bilim, kültür ve servetini Batı'ya taşımıştır.

Akdeniz hâkimiyetini Müslümanlara kaptıran Avrupalılar, bu nedenle başka yollar aramışlar ve Okyanuslarla Dünya ticaretini ellerine geçirmişlerdir. Böylece Akdeniz Uygarlığı doğu ve güney kıyılarından, batı ve kuzey kıyılarına taşınmıştır.

5-Malazgirt zaferinden önce, İslam Dünyası siyasî bakımından büyük bir karışıklık içerisindeydi. Özellikle Abbasi Devleti'nin son zamanlarında ortaya çıkan yıkıcı akım ve cereyanlarla tırmanan Sünni-Şii savaşları, İslam Dünyası için büyük bir tehlike oluşturuyordu.  Malazgirt Zaferinden sonra, Türkler bu anarşi devrine son vererek Afganistan'dan, Akdeniz kıyılarına ve Mısır sınırlarına dek uzanan alanlarda tek bir yönetime bağlı, disiplinli bir devlet kurdular.Güvenliğin yerinde oluşu, Doğu ile batı arasındaki İpek Ticaret Yolu’nun yeniden canlanmasına neden oldu.

6-
Türkler Anadolu'ya gelmeden önce, burası harabe bir halde idi. Büyük Mezarlık olarak anılıyordu. Uzun süren Bizans-Sasani ve daha sonra Bizans-Emevi ve Abbasi mücadeleleri, Anadolu'yu bir harabe haline getirmişti. Nüfus azalmış, hayvancılık gerilemiş, toprak çoraklaşmıştı. Öyle ki, tarım sadece kalelerde yapılabiliyordu.  Malazgirt Zaferi’nden sonra, Türkler büyük nüfus kitleleriyle Anadolu'yu doldurdukları gibi, tarım ve hayvancılığı yeniden canlandırdılar. Harabe yerleri yeniden inşa ettiler. Bunların sayıları oldukça fazla idi. Bunun en açık örneği, bugün bile Anadolu'da onbinlerce yerin Ören-Viran-Höyük gibi adlar taşımasıdır. Türkler tarım ve hayvancılığı canlandırmakla kalmadılar. Buna kendi damgalarını vurdular. Pek çok tahıl ve hayvan cinsini Anadolu'ya getirdiler. Bunlar ara­sında at, koyun, çift hörgüçlü deve sayılabilir. tahıllar içerisinde buğday, arpa, ayçekirdeği, pamuk, kavun, karpuz ve birçok çiçek cinsi sayılabilir. Denilebilir ki, Anadolu’yu Türkler yeniden inşa ettiler.

 7-Malazgirt Türk toplumsal yapısında da köklü değişikliklere yol açmıştır. Anadolu’yu vatan edinen Türk boyları,  yeni girdileri İslâm dininin koyduğu sosyal kuralların etkisiyle, eski bozkır yaşayışından ayrılarak; yaşayışı, edebiyatı ve dünya görüşü değişmiş, toprağa bağlı, taze bir toplum haline gelmişlerdir. Böylece yerleşik uygarlığın güçlü üyeleri olarak da, Dünya Tarihinde çok verimli ilerlemeler yapmışlardır.
Kısa zamanda her su başında, her yeşil yamaçta, her yayla doruğunda uzaktan uzağa minareler, medreseler, aşevleri, kütüphane­ler, hastaneler ve köprülerle Müslüman-Türk'ün elinde Anadolu nakış nakış işlendi. En sonunda sıcak denizlere değin uzanan büyük göçün yılları kapsayan yorucu yolculuğu bitmiş ve kesinlikle Anadolu Türklerin ebedi vatanı olmuştu.

8-Karışıklıklardan yararlanarak  Erzurum’a ve güneyde Hama’ya kadar ilerleyen ve eski Bizans’ı  tekrar diriltmek isteyen Doğu Roma’nın bu emeli ebedi olarak söndü. Sonraki devirlerde gittikçe gerileyen ve günden güne güçsüzleşen  Doğu imparatorluğu, 1453’te bütünüyle yerini Türklere bıraktı. Denilebilir ki, temeli Alparslan tarafından atılan ve Fatih Sultan Mehmet tarafından sağlamlaştırılan Anadolu Türklüğü, Atatürk' ün aynı günün 851. yıl dönümünde (26 Ağustos 1922) kazandığı eşsiz zaferle  anıtlaşmıştır. Bu tarihin bilinçli olarak seçildiği kuşkusuzdur.
Malazgirt anahtar, Miryokefalon ve İstanbul’un Fethi tapu, Başkumandanlık Meydan Savaşı Anadolu’nun kilidi olmuştur.
 
*Kaynak:
-Ayten Başabaş Dirier: Türk Anadolu’da, s.87-90, İzmir-1984
- Ayten Dirier : "Malazgirt Zaferi'nin Türk ve Dünya Tarihindeki Önemi”,YıllarboyuYıllarboyu Tarih Dergisi, S.8-1979

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder