Malazgirt Zaferi’nin Türk Ve Dünya Tarihindeki Önemi
Ayten DİRİER
Türk Tarihi, diğer
milletlere örnek olacak birçok zaferle doludur.. İlk Türk
devletlerinden başlayarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşuna
kadar, Türk milleti pek çok zaferler kazanmıştır. Ancak kazanılan bunca zaferden bugün elde ne kaldığı düşünülürse, Malazgirt zaferinin değeri daha iyi anlaşılır.
Malazgirt'te tümüyle şehit olmayı göze almış ve ant içmiş bir orduya,
Tanrı armağan olarak şanlı bir zafer ve ebedi bir ülke vermiştir.
Malazgirt Zaferi,
yalnız Türk tarihinde değil, Dünya tarihinde de bir "Dönüm Noktası"
olacak kadar önemli bir olaydır. Çünkü Türklerin Tarih boyunca kazandığı
zaferler içinde ileriye doğru en çok etkide bulunan bu zaferdir. Bu
zafer, Türk milletinin geleceğini sağlayan ve ona yeni bir yurt, yeni
bir tarih hazırlayan çok büyük bir olaydır. Kısa bir süre içerisinde,
Türkleri İran sınırından, Marmara kıyılarına ve İstanbul önlerine
getiren bu zaferdir.
Malazgirt Zaferi’nin
önemli sonuçlarından biri de, İslâm ve Hıristiyan Dünyası’nın yazgısını
değiştirmiş olmasıdır. Gerçekten İran’a ve Bizans’a karşı ilk zaferler
kazanılmamış olsaydı, nasıl İslâmiyet Arabistan çöllerinde tutsak olur
ve insanlığın Eski Çağ Avrupa uygarlıklarını birbirine ulaştıran ve
üçüncü büyük eseri olan İslâm Uygarlığı’nın ortaya çıkması olanaksız
idiyse; Selçuklular ortaya çıkmamış ve Malazgirt kazanılmamış olsaydı,
İslâm milletleri ve uygarlığı da öylece, daha XI.yüzyılda sahneden
çekilirdi. Sonuçta bu uygarlığa XVII. Yüzyıla dek üstünlük ve yaşama
olanağı veren Anadolu’nun Türkleşmesi ile üç kıta üzerinde dünya
düzenine etken olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasına olanak
veren olayların ortaya çıkışı iyice düşünülecek olursa, Malazgirt
Zaferi’nin evrensel anlamı ve Tarihte oluşturduğu dönüm noktası kolayca
anlaşılır.
*Zaferin önemi:
1-Zaferden sonra Anadolu, Türkler için yeni bir "Vatan" olmuş,
Türk akıncıları daha önce 25 yılda Batı'da denize ulaştıkları halde,
Malazgirt'teki Bizans ordusunun komutanı Romanos Diogenes'in ölümünden
sonra iki yıl içinde Adalar Denizi ve Marmara kıyılarına inmişlerdir. Bu
zafer bütün Anadolu'yu, Türklere açık hale getirmiştir.
Alparslan, Romanos
Diogenes'le yapılan anlaşmayı Bizanslıların tanımaması üzerine,
Afşin,Artuk, Tutak,Gümüş Tekin, Saltuk, Mengücek, Danişmend adlı
Beylere Adalar Denizine ve Marmara'ya kadar Anadolu’nun
fethedilmesini emretmiştir.
2-Türklerin tarih
boyunca kazandığı sayısız meydan muharebelerinden hiçbiri istikballerine
bu derece tesir edici mahiyette olamamıştır. Türk tarihinde
Malazgirt'ten sonra en önemli olay İstanbul'un Fethidir. Dandanakan'da kazanılan zaferi Malazgirt tamamlamış, İstanbul'un Fethi
ise taçlandırmıştır. Bu zaferlerden sonra Türkiye Devleti kurulacak ve
Osmanlı çağında, bu cihan devleti, tarihin en büyük siyasî kurumu haline
gelecektir.
3-Büyük zaferin Türk ve
İslam âlemindeki akisleri de büyük olmuştur. Fatımiler hariç, birçok
yerde Alparslan yüzlerce kaside ve tebrikname ile övülmüştür. Malazgirt
Alparslan'ın adını ölümsüzleştirmiş, İslâm Fatihleri derecesine
yükselterek, zamanımıza kadar bu büyük komutan saygıyla anılmıştır.
4-Haçlı seferlerinin doğmasında başlıca etken olan bu zaferin, Avrupa Medeniyetinin de gelişmesinde büyük payı vardır. Gerçekten Anadolu'nun Fethine karşı, Avrupa'da bilgisizlik ve yoksulluğun doğurduğu Haçlı seferleri yüzyıllar boyu sürmüş, Müslüman Türkler karşısında, Hıristiyan Avrupa sürekli mağlup olmuştur. Fakat bu savaş ve seferler sayesinde, Avrupa, Doğu Dünyası ile münasebetlerini geliştirmiş ve İslam medeniyetinin bilim, kültür ve servetini Batı'ya taşımıştır.
Akdeniz hâkimiyetini Müslümanlara kaptıran Avrupalılar, bu nedenle başka yollar aramışlar ve Okyanuslarla Dünya ticaretini ellerine geçirmişlerdir. Böylece Akdeniz Uygarlığı doğu ve güney kıyılarından, batı ve kuzey kıyılarına taşınmıştır.
5-Malazgirt zaferinden önce, İslam Dünyası siyasî bakımından büyük bir karışıklık içerisindeydi. Özellikle Abbasi Devleti'nin son zamanlarında ortaya çıkan yıkıcı akım ve cereyanlarla tırmanan Sünni-Şii savaşları, İslam Dünyası için büyük bir tehlike oluşturuyordu. Malazgirt Zaferinden sonra, Türkler bu anarşi devrine son vererek Afganistan'dan, Akdeniz kıyılarına ve Mısır sınırlarına dek uzanan alanlarda tek bir yönetime bağlı, disiplinli bir devlet kurdular.Güvenliğin yerinde oluşu, Doğu ile batı arasındaki İpek Ticaret Yolu’nun yeniden canlanmasına neden oldu.
6-Türkler Anadolu'ya gelmeden önce, burası harabe bir halde idi. Büyük Mezarlık olarak anılıyordu. Uzun süren Bizans-Sasani ve daha sonra Bizans-Emevi ve Abbasi mücadeleleri, Anadolu'yu bir harabe haline getirmişti. Nüfus azalmış, hayvancılık gerilemiş, toprak çoraklaşmıştı. Öyle ki, tarım sadece kalelerde yapılabiliyordu. Malazgirt Zaferi’nden sonra, Türkler büyük nüfus kitleleriyle Anadolu'yu doldurdukları gibi, tarım ve hayvancılığı yeniden canlandırdılar. Harabe yerleri yeniden inşa ettiler. Bunların sayıları oldukça fazla idi. Bunun en açık örneği, bugün bile Anadolu'da onbinlerce yerin Ören-Viran-Höyük gibi adlar taşımasıdır. Türkler tarım ve hayvancılığı canlandırmakla kalmadılar. Buna kendi damgalarını vurdular. Pek çok tahıl ve hayvan cinsini Anadolu'ya getirdiler. Bunlar arasında at, koyun, çift hörgüçlü deve sayılabilir. tahıllar içerisinde buğday, arpa, ayçekirdeği, pamuk, kavun, karpuz ve birçok çiçek cinsi sayılabilir. Denilebilir ki, Anadolu’yu Türkler yeniden inşa ettiler.
7-Malazgirt Türk toplumsal yapısında da köklü değişikliklere
yol açmıştır. Anadolu’yu vatan edinen Türk boyları, yeni girdileri
İslâm dininin koyduğu sosyal kuralların etkisiyle, eski bozkır
yaşayışından ayrılarak; yaşayışı, edebiyatı ve dünya görüşü değişmiş,
toprağa bağlı, taze bir toplum haline gelmişlerdir. Böylece yerleşik uygarlığın güçlü üyeleri olarak da, Dünya Tarihinde çok verimli ilerlemeler yapmışlardır.
Kısa zamanda her su
başında, her yeşil yamaçta, her yayla doruğunda uzaktan uzağa minareler,
medreseler, aşevleri, kütüphaneler, hastaneler ve köprülerle
Müslüman-Türk'ün elinde Anadolu nakış nakış işlendi. En sonunda sıcak
denizlere değin uzanan büyük göçün yılları kapsayan yorucu yolculuğu
bitmiş ve kesinlikle Anadolu Türklerin ebedi vatanı olmuştu.
8-Karışıklıklardan yararlanarak Erzurum’a ve güneyde Hama’ya kadar ilerleyen ve eski Bizans’ı tekrar diriltmek isteyen Doğu Roma’nın bu emeli ebedi olarak söndü. Sonraki devirlerde gittikçe gerileyen ve günden güne güçsüzleşen Doğu imparatorluğu, 1453’te bütünüyle yerini Türklere bıraktı. Denilebilir ki, temeli Alparslan tarafından atılan ve Fatih Sultan Mehmet tarafından sağlamlaştırılan Anadolu Türklüğü, Atatürk' ün aynı günün 851. yıl dönümünde (26 Ağustos 1922) kazandığı eşsiz zaferle anıtlaşmıştır. Bu tarihin bilinçli olarak seçildiği kuşkusuzdur.
Malazgirt anahtar, Miryokefalon ve İstanbul’un Fethi tapu, Başkumandanlık Meydan Savaşı Anadolu’nun kilidi olmuştur.
*Kaynak:
-Ayten Başabaş Dirier: Türk Anadolu’da, s.87-90, İzmir-1984
- Ayten Dirier : "Malazgirt Zaferi'nin Türk ve Dünya Tarihindeki Önemi”,YıllarboyuYıllarboyu Tarih Dergisi, S.8-1979
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder